Üniversiteye hazırlanırken gittiğim dershane kendisine slogan olarak “umutlarınızı güçlendirin” cümlesini seçmişti. Bu cümleyi dershanenin ilk günü bir yaprak testin altında görünce “hayrola, nereye gidiyoruz” diye içimden geçirmiştim. Sebebi “umut” sözcüğünün doğasıydı. Zira ondan bir süre önce solunum cihazına bağlı bir yakınım için doktoru “hala umut var” demişti.
Peki sizce herhangi bir doktor nezle olan bir hasta için bu cümleyi kurar mı? Demem odur ki umut sözcüğünün doğasında buram buram bir umutsuzluk var. Güreşte nakavt olmasına ramak kalmış güreşçi bahseder umuttan. Ve umudunu bir yere bağlayan kişiliğini de o umudunu bağladığı yere ipotek etmiş demektir. Halbuki umut sizsiniz ve sadece kendinize tutunursanız hayat size kapılarını açar.
Unutmadan, “umutlarınızı güçlendirin” diyen dershanenin verdiği eğitimle üniversite sınavını kazanamadım. Ne zamanki “umut”a değil kendime tutundum üniversiteyi kazanıp hayal ettiğim noktaya geldim.